Ana içeriğe atla

Türk Savaşları

 Türk savaşları sanattır. Geçenlerde okuduğum Ahmet Özdal'a ait olan Türklerin Savaş Sanatı adlı kitabın başlığından çıkarabileceğimiz bir sonuçtur. Türkler gerçekten de savaş konusunda adeta sanat yapmaktadırlar. Bu sanatı birçok savaşta görebilirsiniz. 
Türkler'in savaşları hakkında çok bilinen "Turan Taktiği" diye adlandırılan bir taktik vardır. Her savaşta o taktiği kullanıp başarılı olmuşlardır diye bir bilgi dolaşmaktadır fakat bu katiyen ve külliyen yalan bir bilgidir.  Türkler gerek İslam öncesinde gerekse İslam ile şereflendikten sonra birbirinden dahiyane savaş taktikleri geliştirmiş ve kullanmışlardır. Turan taktiğinin ön plana çıkması onun başarı oranının daha yüksek olmasındandır. Bu sebepten dolayı Türkler sadece Turan taktiğini kullanmamıştır. 
Türkler'in savaşlarda başarılı olmalarının birçok nedeni vardır. Türkler özellikle İslam öncesi için konuştuğumuzda, yaşadıkları coğrafya ve yaşam biçimleri nedeniyle sürekli bir doğa ile mücadele içindedirler. Bu mücadele de onları dayanaklı yapmıştır.
Tarım ile yeterince ilgilenmeyen Türkler kendilerini doğal olarak hayvancılık, toplayıcılık, avcılık ve ticarette göstermişlerdir. 
Türkler'in bu mücadeleci yapısı ruhlarına işlemiştir ve halen damarlarında akan kanda mevcuttur. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinde de tam olarak bundan bahsetmektedir. Atatürk Gençliğe hitabesinde bu mücadeleci yapıyı şöyle dile getirmiştir: " Muhtaç olduğun kudret damarlarında ki asil kanda mevcuttur."
Türk milleti hangi durumda olurlarsa olsunlar  konu vatan olduğunda kenetlenme özelliği taşımaktadır. Bu kenetlenme onları kazanılamaz denilen Çanakkale Savaşını, yapılamaz denilen Kurtuluş Savaşını kazandırmıştır.
Türkler savaş konusunda ki marifetlerini her dönem göstermiştir ki o yüzden Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi milattan önce 209'dur. Mete Han'ın onlu sistemi birliklerine uygulanması ile Türk Kara Kuvvetlerinin temellerini inşa etmiştir. Bu Mete Han'dan önce bir Türk ordusu yoktur anlamına gelmemektedir. Arkeolojik kazılara göre milattan önce binli yıllara dayanan Adronova kültürü olarak adlandırılan kazılarda yüzlerce kesici ve delici alet bulunmuştur. Andronova kültürünün bulunduğu yer Türkler'in bilinen ilk ortaya çıktıkları yerdir yani Tanrı ve Altay dağları arasıdır. 
"Türkler'siz bir dünya tarihi yazılamaz " der sayın İlber Ortaylı kitaplarında, bunun nedeni birçok coğrafya da bir çok tarihe yön vermiş savaşlar yapması ve etkiler bırakmasıdır. 
Bu savaşları gözünüzün önüne getirip sonuçlarını düşündüğünüzde taktirde aynı kanıya sizlerinde ulaşacağını bilmekteyiz. 
Dünya Tarihi açısından Türkler'i biraz açmak gerekirse öncelikle 
İslam öncesine bakarsak Avrupa kavimlerinin günümüz coğrafyalarında olma sebepleri Türklerdir. Kavimler göçünü tetiklemiş ve Orta Avrupa topraklarına kadar atlarını sürmüşlerdir.
İslam'ı kabul ettikten Büyük Selçuklu devletinin hızla genişlemesi, Haçlı Seferlerini tetiklemiştir. Bildiğiniz gibi Avrupalılar Haçlı Seferleri sayesinde birçok yeniliği Avrupa'ya taşımıştır. 
Biraz daha tarihte ilerlediğimizde yüzyıllardır ayakta olan Roma İmparatorluğunun Sultan II. Mehmed tarafından tarihe karıştırılmasıdır. Barutlu silahların surları yıkabilecek olmasının görülmesidir. Bir çağı açıp bir çağı kapatmasıdır.  Biraz daha ileri gidecek olursak karşımıza Çanakkale Savaşı çıkmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunun yedi düvele karşı kazandığı zafer ile Dünya tarihinde yer bulmaya hak kazanmıştır.  Biraz daha gidersek Dünya tarihine  sömürgeciliğin gömülmesini sağlayan yine Türk milletidir. Kurtuluş Savaşı ile Türkler sömürge altında olan devletlere örnek teşkil etmiştir.

Son olarak: Türk milleti her zaman ordusunun yanında değildir, Türk milleti her zaman ordunun kendisidir!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

40. Yazıya Özel Eski Türklerde Sayı Anlamlarının Çıkış Noktaları (3,7,40)

Eski Türklerin dini neydi? İlk bu soru ile başlamak gerekiyor sanırım. Eski Türklerin dini bazı araştırıcılara göre “Gök-Tengri” dini, bazılarına göre ise “Şamanizm” idi. Eski Türklerin yaşadığı coğrafya düşünüldüğünde Şamanist dinlerin yaşadıklarını görebiliriz fakat bu Türklerin Şamanist dinlere mensup olduğunu ispatlamakta yetersiz kalmaktadır. Nerdeyse Şamanizm’in yayıldığı topraklar ile Türklerin toprakları örtüşmektedir. Bu da doğal olarak Türklerin, Şamanizm olarak adlandırılan dine mensup oldukları iddiasını ortaya çıkarmıştır. Fakat İslam öncesi kaynakları incelediğinde Şamanizm dininin tamamının Türklerde görünmediği anlaşılır. Yukarıda da dediğim gibi nerdeyse aynı coğrafyada yaşadıkları için Şamanizm dini ile etkileşmişlerdir. Türklerin “Gök-Tengri” olarak adlandırılan dine inandığının ise birçok kanıtı bulunmaktadır. Göktürk kitabeleri, yaşadıkları çevredeki yüksek mevkilere ibadet anıtları dikmeleri bunlardan bazılarıdır. “Şamanizm inancının doktrine göre; bir din olara...

Son Zamanlarda İzlediğim Filmler

Bu yazıyla beraber ara ara izlediğim filmlerle ilgili görüşlerimi yazacağım ve onlara 1 ile 5 arasında bir puan vereceğim.  1- Good Will Hunting Psikolojik gerilimlerin bolca yer bulduğu bir filmdi. Aslında ilk başlarda pek bir anlam veremedim. Arkadaşımla tartıştıktan sonra daha iyi anladım. Filmi izlememin sebebi ise Robin Williams. Her ne kadar ismini zor aklımda tutsam da oyunculuğunu çok aşırı sevdiğim biri.  Bu filmde de oyunculuğunu konuşturmuş ki e n iyi yardımcı oyuncu oscarını almış bu filmle.  Ben bu filme 5 üzerinden 4 veriyorum. Çünkü Robin Williams. Herkesin aksine filmin hikayesini biraz sıkıntılı buldum. Yani en azından benim için öyleydi çünkü anlatmak istediğini verebildiği düşüncesinde değilim.  2- Masumiyet Zeki Demirkubuz'un kültleşmiş filmlerinden biri olduğu söylenmesi üzerine hadi izleyeyim dediğim bir filmdi. Yeşilçam filmlerine benzettiğim filmin bence en güzel tarafı oyunculuklar idi. Özellikle Haluk Bilginer ve Güven Kıraç'ın o...

Bana, Orhan Veli'ye ve İstanbul'a Dair-2

Şu gürültülü ve karınca misali sürekli hareket halinde olan İstanbul’u bir adım geriden izlediğimiz zamanlarda hangi birimizin aklına onun “İstanbul’u Dinliyorum” şiirindeki mısraları gelmiyor ki. Ne güzel demiş Orhan Veli şiirinde: “… İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı…”  Her bir adım geri çekilip gerçek İstanbul’la baş başa kaldığım da bu şiirler yüzleşirim. Bu   yüzleşmelerime kulaklığımda Fazıl Say ve Seranad Bağcan’ın şarkılarından olan ve Orhan Veli’nin “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri kullanılarak bestelenen “İstanbul’u Dinliyorum” şarkısı şahit olurdu. Bu yüzleşmeler bazen çok zevk verirdi. Oturur ve...