Ana içeriğe atla

40. Yazıya Özel Eski Türklerde Sayı Anlamlarının Çıkış Noktaları (3,7,40)


Eski Türklerin dini neydi? İlk bu soru ile başlamak gerekiyor sanırım. Eski Türklerin dini bazı araştırıcılara göre “Gök-Tengri” dini, bazılarına göre ise “Şamanizm” idi. Eski Türklerin yaşadığı coğrafya düşünüldüğünde Şamanist dinlerin yaşadıklarını görebiliriz fakat bu Türklerin Şamanist dinlere mensup olduğunu ispatlamakta yetersiz kalmaktadır. Nerdeyse Şamanizm’in yayıldığı topraklar ile Türklerin toprakları örtüşmektedir. Bu da doğal olarak Türklerin, Şamanizm olarak adlandırılan dine mensup oldukları iddiasını ortaya çıkarmıştır. Fakat İslam öncesi kaynakları incelediğinde Şamanizm dininin tamamının Türklerde görünmediği anlaşılır. Yukarıda da dediğim gibi nerdeyse aynı coğrafyada yaşadıkları için Şamanizm dini ile etkileşmişlerdir. Türklerin “Gök-Tengri” olarak adlandırılan dine inandığının ise birçok kanıtı bulunmaktadır. Göktürk kitabeleri, yaşadıkları çevredeki yüksek mevkilere ibadet anıtları dikmeleri bunlardan bazılarıdır. “Şamanizm inancının doktrine göre; bir din olarak kabul görmemektedir.” demektedir Prof. Dr. Erman Artun “Türklerde İslamiyet Öncesi İnanç Sistemleri-Öğretiler-Dinler” adlı makalesinde. Prof. Dr. Sadettin Gömeç  “ Şamanizm ve Eski Türk Dini” adlı makalesinde şöyle demektedir: “ Türklerde Şamanlık olsaydı, Hunların örf ve adetlerini anlatan Latin kaynakları “Hunların dini törenleri yok.” yerine “Hunlar, garip ayinleri olan bir topluluktur.” demesi gerekmekteydi.

Bu konuya açıklık getirdikten sonra sayılar konusunu inceleyebiliriz. Sayılar bildiğiniz üzere halen toplumumuzda yaşamaktadır. Hatta biraz araştırma yaptığımızda sadece sayıların değil, İslam öncesinden ne kadar çok geleneğin bizlerle beraber yaşadığını görebilirsiniz. Örneklendirmek gerekirse, benim en çok ilginç dediğim ağaç kültüydü. Ağaç kültü çok farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Çaput bağlayıp dilek tutulan ağaçlar inancı işte buradan gelmektedir. İslam’a zıt olan şeyh, hacı, hoca vb. türbelerden medet ummak yine bu dönemden gelen bir inanıştır. Hatta bu türbelerin yanında çoğunlukla bir ağaç bulunmaktadır. Bu ağacın kesilmesine iyi bakılmaz çünkü yatan kişinin ruhunun o ağaçta yaşadığına inanılmıştır. Bu inanışın kökeni de İslam öncesi dönemden gelmektedir. Çünkü İslam öncesinde ölen değerli insanların “Kesinlikle herkesin değil.” ruhlarının mezar yanına dikilen ağaçta yaşayacağına inanılmasındandır.  Sayılarda işte tam da bu dönemden beri bizle beraber yaşamış olan bir gelenektir. Değerli insanlar için 3 gün ağıt yakılırdı, ölünün çıktığı evde 7 gün yemek pişmezdi ve 40. gün yemek dağıtılırdı.

3 Sayısının Çıkış Noktası
 3 sayısının anlamı şöyledir: 1 sayısı İslam öncesi dönemde Tengri’yi temsil etmektedir. 2 sayısı ise aynı dönemde Gök ile Yer’i temsil etmektedir. 3 sayısı bu ikisinin birleşimi ile asırlarca sürecek bir mana kazanmıştır. Türk mitolojisinde “Ülgen” olarak adlandırılan bir Gök Tanrısı ile “Erlik” olarak adlandırılan ve yerin katlarca altında yaşayan bir Yeraltı Tanrısı bulunmaktadır. İşte bu 3 sayısının önemi Türk mitolojisine göre iki Tanrı’nın buluşmasından dolayıdır. (Türk Mitolojisi bahsi çok geniş ve yorumlamaya çok müsaittir, şurada şu parantezi vermek doğru olur, Türk mitolojisinde Ülgen her şeyin yaratıcısıdır.)

7 Sayısının Çıkış Noktası
7 sayısı Türk mitolojisinde şöyle gözükmektedir: Tanrı Ülgen insanoğlunu 7 kişiyle yaratmıştır, Tanrı Ülgen’in katına ulaşmak için 7 engel geçilmelidir ve benzeri inanışlar söz konusudur. Gökyüzünün 7 kattan oluştuğu inancını taşıyan Eski Türkler 7. katı insanoğlu ile Tanrı’nın buluşma noktası olduğu için önem vermişlerdir
.
Kırk Sayısının Çıkış Noktası  
Kırk sayısı; olgunluk, güç ve kuvveti ifade etmektedir. Kırk sayısını anlamak için dört sayısının taşıdığı anlamı bilmek gerekmektedir. 4 sayısı sağlamlık ve mükemmelliği temsil etmektedir. 4 sayısı zaman içinde eski etkisini yitirince onu güçlendirmek ve onu 10 kat daha güçlü yapmak için 10 ile çarpıp 40 sayısını kullanmaya başladıkları düşünülmektedir.  Bu yüzdendir ki ölülerin 40. gününde tören düzenlemişlerdir. Çünkü ölülerinin artık olgunluğa eriştiği düşünülmekteydi.

40. yazımı yazdığıma göre bende olgunluğa eriştim galiba. :)))



KAYNAKLAR
-          Prof. Dr. Sadettin Gömeç - Şamanizm ve Eski Türk Dini
-          Prof. Dr. Erman Artun - Türklerde İslamiyet Öncesi İnanç Sistemleri-Öğretiler-Dinler
-          Mehmet Alparslan Küçük- Türk Destanlarında “Sayı” Motifinin Dini Yansımaları
-          Dr. Süheyla Sarıtaş – Türk Mitolojisinde Önemli Sayılar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Son Zamanlarda İzlediğim Filmler

Bu yazıyla beraber ara ara izlediğim filmlerle ilgili görüşlerimi yazacağım ve onlara 1 ile 5 arasında bir puan vereceğim.  1- Good Will Hunting Psikolojik gerilimlerin bolca yer bulduğu bir filmdi. Aslında ilk başlarda pek bir anlam veremedim. Arkadaşımla tartıştıktan sonra daha iyi anladım. Filmi izlememin sebebi ise Robin Williams. Her ne kadar ismini zor aklımda tutsam da oyunculuğunu çok aşırı sevdiğim biri.  Bu filmde de oyunculuğunu konuşturmuş ki e n iyi yardımcı oyuncu oscarını almış bu filmle.  Ben bu filme 5 üzerinden 4 veriyorum. Çünkü Robin Williams. Herkesin aksine filmin hikayesini biraz sıkıntılı buldum. Yani en azından benim için öyleydi çünkü anlatmak istediğini verebildiği düşüncesinde değilim.  2- Masumiyet Zeki Demirkubuz'un kültleşmiş filmlerinden biri olduğu söylenmesi üzerine hadi izleyeyim dediğim bir filmdi. Yeşilçam filmlerine benzettiğim filmin bence en güzel tarafı oyunculuklar idi. Özellikle Haluk Bilginer ve Güven Kıraç'ın o...

Bana, Orhan Veli'ye ve İstanbul'a Dair-2

Şu gürültülü ve karınca misali sürekli hareket halinde olan İstanbul’u bir adım geriden izlediğimiz zamanlarda hangi birimizin aklına onun “İstanbul’u Dinliyorum” şiirindeki mısraları gelmiyor ki. Ne güzel demiş Orhan Veli şiirinde: “… İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı…”  Her bir adım geri çekilip gerçek İstanbul’la baş başa kaldığım da bu şiirler yüzleşirim. Bu   yüzleşmelerime kulaklığımda Fazıl Say ve Seranad Bağcan’ın şarkılarından olan ve Orhan Veli’nin “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri kullanılarak bestelenen “İstanbul’u Dinliyorum” şarkısı şahit olurdu. Bu yüzleşmeler bazen çok zevk verirdi. Oturur ve...