Eski Türk devletlerinde müzik var mıydı? Ses sanatları icra edilir miydi? "Barbar" olarak adlandırılan eski Türkler sanatla uğraşacak kadar medeniler miydi? Gelin beraber inceleyelim.
Eski Türkler olarak genellemek belki yanlış olabilir fakat bir müzik kültürü varsa (ki var), Göktürklerde kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Nitekim İslam öncesinde kurulan Türk devletlerinde güzel sanatlara ilgi büyüktür. Bunları Asya Hunlarını anlatan Çin belgelerinden görebiliyoruz. Eski Türklerde dans, müzik ve toplu eğlenceler sevilirdi. En önemli eğlenceler ise yılın beşinci ayında halkın katılımıyla yapılan eğlencelerdir. Bu eğlencelerde yarışlar yapılır ve şarkılar söylenirdi. Bu yarışlar ok atma, kılıç kullanma ve at sürüşü merkezinde olan yarışmalardır.
Göktürk halkı Gök Tanrı inancına inanmalarına rağmen Şamanizm inançlarından etkilenmişlerdir. Bundan dolayı halk arasında çokça Kam bulunmaktaydı. Kamlar din adamı kimlikleri yanında şair, şarkıcı, bilge, müzisyen, kahin, hekim ve menkıbe yaşatıcısı kimlikleri de vardır. Kamlar dini törenleri sırasında davul çalıp ilahiler söylemektedirler. Kamların bazı zamanlarda ilahilerini davul ile değil kopuz ile çaldıkları görülmüştür. Bu da Göktürk zamanında Türklerde vurmalı çalgıların yanında telli çalgılarında olduğunu göstermektedir. Kopuzlar genellikle dut ağacından yapılmaktaydı ve içinde bir atın ya da leyleğin ruhunun yaşadığına inanılırdı. Atın Eski Türkler için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Fakat leyleğin ruhunun yaşadığına inanılmasının nedenini bilmiyorum(En yakın zamanda öğreneceğim). Eski Türklerin müzik icraları sadece dini törenlerle sınırlı değildi. Askeri alanda da müzik icra olunmaktaydı. Tuğ takımı diye adlandırılan bir bando takımının olduğu bilinmektedir. Kös(küvürk), davul(tomruk) ve zil(ceng) gibi enstrümanlardan oluşmaktaydı. Bunun yanında halk arasında telli kopuzları ile kök adlı besteler yapan ozanlarda bulunmaktaydı. Bu ozanlar şarkılar besteleyip, onları eğlencelerde seslendirirlerdi. Günümüzde çokça kullanılan saz enstrümanının atası olan kopuz(ıklığ) çoğunlukla iki telli idi ve telleri at kıllarından yapılmaktaydı. Burada göreceğiniz gibi kopuzlar saza, ozanlar aşığa dönüşerek halen içimizde yaşamaktadırlar. Göktürk devletinin bir de resmi çalgısı bulunmaktaydı. "Köbürge" adı verilen bu çalgı davul ve boru idi.
Sonuç olarak Göktürklerde ve eski Türklerde güzel sanatlar icra edilmekteydi. Şarkılar seslendirilmekte ve çalgılar çalınmaktaydı. Eski Türkler ortaya savaşçı bir kimlik çizmiş olsalar bile her zaman ruhlarına hitap etmeye çalışmışlardır. Hatta Türklerin her dönemi sanat ile iç içedir. Asya Hun ve Göktürk'e bakarsanız, müzik ve destanların ön plana çıktığını görürsünüz, Avrupa Hunları'na ve İskitlere bakarsanız, takı işlemeciliğini görürsünüz, İlk Türk İslam devletleri olan Gazneli ve Karahanlı'ya bakarsanız mimari sanat eserleri görürsünüz, Selçuklu'ya bakarsanız şiir ve seramik sanatını görürsünüz, Osmanlı'ya bakarsanız tezhip ve hat sanatını görürsünüz ve Türki cumhuriyetlere bakarsanız her sanat dalını görürsünüz.
KAYNAKÇA
-Feyzan GÖHER VURAL- Kök Türklerde Müzik
Eski Türkler olarak genellemek belki yanlış olabilir fakat bir müzik kültürü varsa (ki var), Göktürklerde kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Nitekim İslam öncesinde kurulan Türk devletlerinde güzel sanatlara ilgi büyüktür. Bunları Asya Hunlarını anlatan Çin belgelerinden görebiliyoruz. Eski Türklerde dans, müzik ve toplu eğlenceler sevilirdi. En önemli eğlenceler ise yılın beşinci ayında halkın katılımıyla yapılan eğlencelerdir. Bu eğlencelerde yarışlar yapılır ve şarkılar söylenirdi. Bu yarışlar ok atma, kılıç kullanma ve at sürüşü merkezinde olan yarışmalardır.
Göktürk halkı Gök Tanrı inancına inanmalarına rağmen Şamanizm inançlarından etkilenmişlerdir. Bundan dolayı halk arasında çokça Kam bulunmaktaydı. Kamlar din adamı kimlikleri yanında şair, şarkıcı, bilge, müzisyen, kahin, hekim ve menkıbe yaşatıcısı kimlikleri de vardır. Kamlar dini törenleri sırasında davul çalıp ilahiler söylemektedirler. Kamların bazı zamanlarda ilahilerini davul ile değil kopuz ile çaldıkları görülmüştür. Bu da Göktürk zamanında Türklerde vurmalı çalgıların yanında telli çalgılarında olduğunu göstermektedir. Kopuzlar genellikle dut ağacından yapılmaktaydı ve içinde bir atın ya da leyleğin ruhunun yaşadığına inanılırdı. Atın Eski Türkler için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Fakat leyleğin ruhunun yaşadığına inanılmasının nedenini bilmiyorum(En yakın zamanda öğreneceğim). Eski Türklerin müzik icraları sadece dini törenlerle sınırlı değildi. Askeri alanda da müzik icra olunmaktaydı. Tuğ takımı diye adlandırılan bir bando takımının olduğu bilinmektedir. Kös(küvürk), davul(tomruk) ve zil(ceng) gibi enstrümanlardan oluşmaktaydı. Bunun yanında halk arasında telli kopuzları ile kök adlı besteler yapan ozanlarda bulunmaktaydı. Bu ozanlar şarkılar besteleyip, onları eğlencelerde seslendirirlerdi. Günümüzde çokça kullanılan saz enstrümanının atası olan kopuz(ıklığ) çoğunlukla iki telli idi ve telleri at kıllarından yapılmaktaydı. Burada göreceğiniz gibi kopuzlar saza, ozanlar aşığa dönüşerek halen içimizde yaşamaktadırlar. Göktürk devletinin bir de resmi çalgısı bulunmaktaydı. "Köbürge" adı verilen bu çalgı davul ve boru idi.
Sonuç olarak Göktürklerde ve eski Türklerde güzel sanatlar icra edilmekteydi. Şarkılar seslendirilmekte ve çalgılar çalınmaktaydı. Eski Türkler ortaya savaşçı bir kimlik çizmiş olsalar bile her zaman ruhlarına hitap etmeye çalışmışlardır. Hatta Türklerin her dönemi sanat ile iç içedir. Asya Hun ve Göktürk'e bakarsanız, müzik ve destanların ön plana çıktığını görürsünüz, Avrupa Hunları'na ve İskitlere bakarsanız, takı işlemeciliğini görürsünüz, İlk Türk İslam devletleri olan Gazneli ve Karahanlı'ya bakarsanız mimari sanat eserleri görürsünüz, Selçuklu'ya bakarsanız şiir ve seramik sanatını görürsünüz, Osmanlı'ya bakarsanız tezhip ve hat sanatını görürsünüz ve Türki cumhuriyetlere bakarsanız her sanat dalını görürsünüz.
KAYNAKÇA
-Feyzan GÖHER VURAL- Kök Türklerde Müzik
Yorumlar
Yorum Gönder