Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Türkler ve Kut

Kut anlayışı nedir? Bu konu hakkında çoğunluk tarafından bilinen bir temel bilgi vardır o da şudur: Tanrı tarafından verilen yönetme yetkisi. Evet bu temel bilgi olarak doğrudur. Fakat sadece bu bilgi ile açıklanamayacak kadar da değerlidir. Maalesef ki kut anlayışı bu temel bilgi ile geçiştirilmektedir. Halbuki günümüz siyasetçilerini biraz daha anlayabilmek için kut anlayışını bilmemiz gerektiğini düşünmekteyim. Şimdi aklınızda şu soru olabilir: Günümüz siyasetçileri tanrı tarafından mı seçildi? Tabii ki de bundan bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey devlet yönetme geleneğinin günümüze yansımalarıdır. Kut yukarıda da söylediğim gibi devlet yönetme yetkisidir. Fakat bu kut bir sülalenin tüm erkek bireylerine verilirdi(Aşina sülalesi). Bu da doğal olarak birden fazla taht adayı demektir. Bu da daha fazla çatışma ve hatta bölünme demektir. Tahta çıkan hükümdar gücünü artırmak amaçlı diğer taht adayları üzerine sefer yapmıştır. Eğer sefer başarılı olursa hükümdar güçlü bir şekilde tahta oturac...

Doğu-Batı Çatışmaları ve Türkler

Hepimiz duymuşuzdur Doğu-Batı medeniyetlerinin çatışmalarını. Doğu ve Batı medeniyetlerinin çatışması neden ve nasıl başlamıştır sizce? Türkler kendilerini nasıl bu çatışmaların ortasında buldu? İşte bu yazımda bana göre bunun cevabını arayacağım. Her türlü fikrinizi aşağıya yorum kutucuğuna bırakabilirsiniz. Doğu ve Batı medeniyetlerinin çatışması günümüzde varlığını sürdüren bir olgudur. Neden olgu diyorsun diye sorarsanız cevabı basit aslında. Olay bir anda olup biten sonucu ortaya çıkmış olan etkinliklerdir bildiğiniz gibi. Olgu ise bir süreçtir, yani ortada olan olaylar bütünüdür. Bu olaylar bütünün başlangıcını saptayamayacağınız gibi sonucu da göremezsiniz. Kısaca olgu bir olaylar bütünüdür. Başlangıcı bilinmeyen ve sonu öngörülemeyen olaylar bütünüdür. Şu soru aklınıza gelebilir: Haçlı seferlerinin başlangıcı ve sonucu bilinmiyor mu yani? Burada bahsettiğim Doğu ve Batı medeniyetlerinin çatışmalarının ne zaman başladığı ve biteceği meselesidir. Birçok kez karşı karşıya gele...

Ölmeden Önce Yapılacak 100 Şey

Bu konuyu yazmak hiç aklımda yoktu açıkçası. Son zamanlarda okuduğum ve çok sevdiğim bir blog yazısında karşılaştım ve ben de yapmalıyım dedim. O blog hangisi mi? Betül annemin (!) blogu tabii ki o. 1 İngilizce öğren 2. Almanca öğren 3. Latince öğren 4. Grekçe öğren 5. Avrupa'yı gez(Özellikle araştırma saham olan Orta ve Doğu Avrupa bölgelerini.) 6. Bağdad gez. 7. Türkiye'yi gez. 8. Gittiğim her şehrin müzesine git. 9. Paris'i gez. 10. Bir ev sahibi ol. 11. Bu evde odanın birisini sadece kitaplıklara ayır ve onu okuduklarınla doldur. 12. Daha çok belgesel izle. 13. Tarih malumatını arttır. 14. Her zaman üretici olmaya bak, tüketici olmaktan kaçın. 15. Diksiyon kursuna git. 16. Bir müzik aleti öğren. (Tercihen bateri.) 17. Microsoft Office programlarını öğren. 18. Fotoğraf makinesi al. 19.Ata binmeyi öğren. 20. Okçuluk öğren. 21. Fenerbahçe'nin basketbol maçını tribünde izle. 22. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi maçını tribünden izle. 23. Yükse...

Türk Ad Verme Gelenekleri

Eski Türklerde ad verme geleneği biraz günümüzden değişiktir. Doğan çocuğa çevrede yaşayan hayvanların, akan nehirlerin, sürekli büyüme gayretinde oldukları yerleşim birimini isimlerini vermişlerdir. Dini inançları gereği inandıkları kötü ruhlardan korunmak amaçlı isimler verdikleri de bilinmektedir. Şöyle bir gelenekte vardır bir ailenin daha önceki çocukları ölmüş ise yeni doğan çocuklara “Duran, Dursun vb.” isimler vermişlerdir. Böylelikle yeni doğan çocuğun erken vefat etmeyeceğine inanmak istemişlerdir. Bazı araştırıcılara göre Eski Türk devrinde isim verme geleneği doğar doğmaz yapılmazdı. Doğan çocuğun bir kahramanlık yapması beklenirdi. Bunun en belirgin örneği ise Alp Er Tunga destanında anlatılan kahramanımız Alp Er Tunga’dır. Destanı hatırlayacak olursak Alp Er Tunga henüz çocuk yaşlarda (7-9) ormana gitmiş ve şu ana kadar öldürülmemiş olan Tunga kaplanını öldürmüştür. Sonra Tunga postuyla evine döndüğünde ona şaman tarafından Alp Er Tunga adı vermiştir. Şamanlar sadece...

Yuvarla (Sosyal Sorumluluk Projesi)

Bugün sizlere ne tarih anlatacağım ne de kişisel gelişim. Bugün sizlere Yuvarla adlı uygulama ile nasıl daha yaşanabilir bir Türkiye'ye yaratabileceğimizi anlatacağım. Yuvarla adlı uygulamayı app store veya play store uygulamalarından indiriyoruz. Kart bilgilerimizi güvenli bir şekilde girip onaylatıyoruz. Sonrası ise basit. Sisteme tanıttığınız kartınızla yaptığınız her alışverişte paranız yuvarlanıp arada olan küsuratlar uygulamada seçtiğiniz yardım vakfına yatırılıyor. Böylece küsuratlarınız daha yaşanabilir dünya ve Türkiye yaratabilir. Bir örnekle açıklayacak olursak yaptığınız alışveriş diyelim ki 24.75 tuttu. Bunu 25'e tamamlayıp 0.25 kuruşluk farkı seçtiğiniz vakıflara gönderilir. Son olarak tek kötü tarafı aşağıda listesini koyacağım kartlardan başka kartı henüz kabul etmemesidir. Türkiye İş Bankası: Bireysel Bankamatik ve Kredi Kartları QNB Finansbank: Bireysel Kredi Kartları TEB: Bireysel Kredi Kartları

İslam Öncesi Dönemde Türklerde Eğitim

İslam Öncesi Türkler’de eğitim var mıydı? Varsa nasıldı? Yoksa neden yoktu? Gelin beraber inceleyelim. Öncelikle eğitim nedir sorusuyla başlamalıyız sanırım. Çünkü eğitim denilince akıllarda bir okul ve okutulan dersler canlanıyor doğal olarak. Günümüz şartlarında eğitimin en önemli ortamları olan okullar, bu canlanmanın sağlamasının sebebidir. Hepimizin o sıralardan benzer eğitimleri almasından dolayı bu canlanma gerçekleşmektedir. Fakat eğitimin tanımına bakacak olursanız: Eğitim, okul içi ve dışı belirlenen hedef davranışların kazandırılmasındaki tüm etkinliklerdir. İslam öncesi Türk tarihi için konuştuğumuzda ise okul gibi bir eğitim yuvası muhakkak olması gerekmektedir. Fakat bu eğitim yuvasının içeriği daha çok Cumhuriyet devrimizdeki Köy Enstitüleri’ne benzemektedir. İçeriği daha çok toplumun ihtiyaçlarına yöneliktir. Bildiğiniz üzere İslam öncesi Türk devletleri ağırlıklı olarak göçebe yaşam tarzını seçmişlerdir. Göçebe yaşam tarzının öğretileri doğal olarak askerlik yetenekl...

Tarih Pazarlamak

Tarih pazarlanabilir bir olgu mudur? Tarih pazarlamanın ne gibi katkıları vardır?  Bu tip sorular gündemimizde olmayan sorulardır. Fakat tarih pazarlanması neredeyse günümüzü direkt etkilemektedir. Örneğin doğru olmayan bir tarihi bilginin dizi ve filmler aracılığıyla gerçek gibi gösterilmesi bir tarih pazarlamasıdır. Bu pazarlama sonucu toplum gerçek dışı olan bilgiye "tarihsellik" ekleyebiliyor ve gerçek olduğuna inanabiliyordu. Bunlar günümüzde çok etkin bir şekilde bizlere dizi ve filmler aracılığıyla aktarılıyor. Mesela en basit örneği Osman Gazi'nin fethettiği Karacahisar kalesini Ertuğrul Gazi fethetmiş gibi gösterebiliyor. Bir başka dizi ise Sultan II. Abdulhamid'in  huzuruna gelen İngiliz elçisine tokat atmış gibi gösterilebiliyor. Tarih pazarlama sadece kurgunun değiştirdiği bir pazarlama değildir. Günün ideolojisi ekseninde de bir değişim geçirebilmektedir. Günümüzde yayınlanan dizileri incelerseniz bir siyasi propaganda yaptıklarını görebilirsiniz. Bunla...