Ana içeriğe atla

Bana, Orhan Veli'ye ve İstanbul'a Dair-1

 

Öncelikle kendimden bahsedeyim sizlere. Ben İsmail, 1998 yılının Eylül ayında Antakya’da doğdum. İlköğretim ve lise eğitimimi Antakya’da tamamladıktan sonra üniversite eğitimim için İstanbul’a geldim. Medyada gördüğüm ve kocamanlığına hayran kaldığım İstanbul’a daha önce birkaç kere gelmiştim. Lakin İstanbul’u keşfetmek, İstanbul’u öğrenmek üniversite çağıma düşmüştü. 4 yıllık bir üniversite dönemini geçirdim bu şehirde ve neredeyse İstanbul Boğazı’nın tüm yerlerini adım adım adımladım.

İşte o adımlamalar sırasında buldum İstanbul’daki favori mekânımı, Rumeli Hisarı’nı. O Rumeli Hisarı ki şiirlere konu olmuş, o Rumeli Hisarı ki şairlerin en sevdiği yerlerden olmuş ve yine o Rumeli Hisarı ki tarihi, yeşili yani ağaçları ve tabii ki maviyi yani denizi içinde barındırmış. Böyle bir yere menfi duygular beslemek hangi insanoğlunun elinde olabilir? Öyle bir yer hayal edin, kışı ayrı güzel, baharı ayrı güzel, yazı ayrı güzel. Sanki İstanbul’un içinde kurulmuş ufak çaplı bir cennet. Huzuru içinde barındıran, yeşil ile maviyi ayaklarının altına seren bir yer nasıl olur da insanı etkilemez ki zaten? Rumeli Hisarı’nı tanımam biraz eskiye dayanır fakat ne yazık ki bu tanıma ders kapsamındaydı. Lisede tarih derslerinde Sultan İkinci Mehmet’in (O sıra daha Fatih değildi.) boğazı kontrol altına almak için yaptırdığı hisar olarak tanımıştık Boğazkesen Hisarı’nı yani Rumeli Hisarı’nı. Edebiyat derslerinde ise Orhan Veli’nin mısralarından öğrenmiştik onu. İstanbul Türküsü adlı şiirinde duymuştum Orhan Veli’nin deyişi ile Urumeli Hisarı’nı.

“…Urumelihisarı’na oturmuşum;

                        Oturmuşum da bir türkü tutturmuşum:…” 

Bu mısralar beni çok etkilemiştir. Ne zaman Rumeli Hisarı’na yolumu düşürsem aklımda bu mısralar tekrar ve tekrar tekrarlanırdı. Hatta bazen de türküler bile mırıldanırdım kendimce ama çoğunlukla kulaklığımda Müşfik Kenter’in seslendirdiği Orhan Veli şiirleri ile Rumeli Hisarı’na gider, yine Müşfik Kenter’in sesiyle Orhan Veli’nin mısralarını yaşardım Urumelihisarı’nda. Şimdi soracaksınız ki “İsmail nedir bu Orhan Veli hayranlığı?” anlatayım. Sizlere edebiyat derslerinde duyduğunuz yeniliklerden etkilendiğimi söylemeyeceğim elbet, lakin etkisi de oldukça fazladır o yeniliklerin. Fakat asılında hayranlığım, eserlerini okuyup onu anlamaya başlayınca kendini gösterdi. Onun samimiyeti onun düşünceleri ve onun kendini anlatış şekli beni çok ama çok etkilemişti. Hatta sırf bu sebepten dolayıdır ki adına asla şiir demeyeceğim iki üç mısra karalamıştım. Orhan Veli’ye binaen karaladığım mısralardı bunlar.

“…İstanbul'u geziyorum, şiirlerinle beraber
Balık ekmekler yeniliyor Eminönü sahillerinde
Saraylar denizle buluşuyor Beşiktaş kıyılarında
İstanbul'u geziyorum, Orhan Veli ile birlikte


İstanbul'u geziyorum, şiirlerinle beraber
Dillerimde dolanıyor Orhan Veli mısraları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
İstanbul'u geziyorum, Orhan Veli ile birlikte

İstanbul'u geziyorum, şiirlerinle beraber
Hisarlar görünüyor deniz bucaklarında
Padişahlar görünüyor Suriçi'nin her tepesinde
İstanbul'u geziyorum, Orhan Veli ile birlikte…” 

Bu karalama anlayacağınız üzere Orhan Veli’nin “İstanbul’u Dinliyorum” şiirine ithafen kaleme alındı. Bu karalamayı kaleme alırken ayrı bir başlık düşünmedim, düşünemedim hiç çünkü içimdeki ses bu karalamanın İstanbul’u Dinliyorum şiirinin devamı niteliğinde olduğunu söylemekteydi ve bende boyun eğdim bu beni özel hissettiren hisse.

3 bölüm şeklinde yayınlamayı düşündüğüm Bana, Orhan Veli'ye ve İstanbul'a Dair adlı yazımın ilk bölümünü okudunuz. Her türlü eleştiri, yorum ve katkılarınıza açık olduğumu belirtmek isterim öncelikle. Uzun bir süredir blogla ilgilenmiyordum. Bir yandan sancılı KPSS süreci bir yandan okul bir yandan salgın derken blogu baya boşladım biliyorum ve siz sevgili okuyucularımdan özür diliyorum. 

Yorumlar

  1. Yazı çok güzel ve çok içten ancak birkaç noktada fazla kelime tekrarlı olması okurken güzel akıcılığı benim açımdan zedeledi. Bu ufak şey dışında hayran kaldım ve Rumeli Hisarı hakkındaki fikirlerini bilerek orayı beraber gezdiğimiz için tekrar mutlu oldum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel düşüncelerin için sana çok teşekkür ederim. Uyarını dikkate aldım. Asıl ben seninle vakitler geçirdiğim için çok mutluyum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

40. Yazıya Özel Eski Türklerde Sayı Anlamlarının Çıkış Noktaları (3,7,40)

Eski Türklerin dini neydi? İlk bu soru ile başlamak gerekiyor sanırım. Eski Türklerin dini bazı araştırıcılara göre “Gök-Tengri” dini, bazılarına göre ise “Şamanizm” idi. Eski Türklerin yaşadığı coğrafya düşünüldüğünde Şamanist dinlerin yaşadıklarını görebiliriz fakat bu Türklerin Şamanist dinlere mensup olduğunu ispatlamakta yetersiz kalmaktadır. Nerdeyse Şamanizm’in yayıldığı topraklar ile Türklerin toprakları örtüşmektedir. Bu da doğal olarak Türklerin, Şamanizm olarak adlandırılan dine mensup oldukları iddiasını ortaya çıkarmıştır. Fakat İslam öncesi kaynakları incelediğinde Şamanizm dininin tamamının Türklerde görünmediği anlaşılır. Yukarıda da dediğim gibi nerdeyse aynı coğrafyada yaşadıkları için Şamanizm dini ile etkileşmişlerdir. Türklerin “Gök-Tengri” olarak adlandırılan dine inandığının ise birçok kanıtı bulunmaktadır. Göktürk kitabeleri, yaşadıkları çevredeki yüksek mevkilere ibadet anıtları dikmeleri bunlardan bazılarıdır. “Şamanizm inancının doktrine göre; bir din olara...

Son Zamanlarda İzlediğim Filmler

Bu yazıyla beraber ara ara izlediğim filmlerle ilgili görüşlerimi yazacağım ve onlara 1 ile 5 arasında bir puan vereceğim.  1- Good Will Hunting Psikolojik gerilimlerin bolca yer bulduğu bir filmdi. Aslında ilk başlarda pek bir anlam veremedim. Arkadaşımla tartıştıktan sonra daha iyi anladım. Filmi izlememin sebebi ise Robin Williams. Her ne kadar ismini zor aklımda tutsam da oyunculuğunu çok aşırı sevdiğim biri.  Bu filmde de oyunculuğunu konuşturmuş ki e n iyi yardımcı oyuncu oscarını almış bu filmle.  Ben bu filme 5 üzerinden 4 veriyorum. Çünkü Robin Williams. Herkesin aksine filmin hikayesini biraz sıkıntılı buldum. Yani en azından benim için öyleydi çünkü anlatmak istediğini verebildiği düşüncesinde değilim.  2- Masumiyet Zeki Demirkubuz'un kültleşmiş filmlerinden biri olduğu söylenmesi üzerine hadi izleyeyim dediğim bir filmdi. Yeşilçam filmlerine benzettiğim filmin bence en güzel tarafı oyunculuklar idi. Özellikle Haluk Bilginer ve Güven Kıraç'ın o...

Bana, Orhan Veli'ye ve İstanbul'a Dair-2

Şu gürültülü ve karınca misali sürekli hareket halinde olan İstanbul’u bir adım geriden izlediğimiz zamanlarda hangi birimizin aklına onun “İstanbul’u Dinliyorum” şiirindeki mısraları gelmiyor ki. Ne güzel demiş Orhan Veli şiirinde: “… İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı…”  Her bir adım geri çekilip gerçek İstanbul’la baş başa kaldığım da bu şiirler yüzleşirim. Bu   yüzleşmelerime kulaklığımda Fazıl Say ve Seranad Bağcan’ın şarkılarından olan ve Orhan Veli’nin “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri kullanılarak bestelenen “İstanbul’u Dinliyorum” şarkısı şahit olurdu. Bu yüzleşmeler bazen çok zevk verirdi. Oturur ve...