Güzel ülkemizin birbirinden değerli kişilerden nadide eserlerini yazmak istiyorum bugün. Türküler yüzyılların getirdiği birikimlerdir. Türküler de türkülerin içinde ki dünyayı ve topraklarımızdan bir şeyler taşıdığını hissediyorsunuz.
Türküler gerek hüzün gerek sevinç depolarıdır benim gözümde. Yani bir Aşık Veysel, bir Pir Sultan Abdal, bir Aşık Mahzuni Şerif, bir Yunus Emre gibi listesi uzatılabilecek değerler zor yetiştiriliyor ve gerektiği değeri görmedikleri kanaatindeyim. Şüphesiz ki kendi kültürümüzün mihenk taşlarından biri türkülerdir. Onları korumak kendi kültürümüzü korumaktır onlara hakkedilen değeri vermek kendi kültürümüze değer vermektir benim naçizane düşüncelerime göre. Türkü demek tarih demektir. Türkü demek hayat demektir. Türkü demek yaşanmışlık demektir. Size dinlemeniz için önereceğim birkaç türküyü sıralayacağım.
1- Musa Eroğlu- Mihriban
2- Paul Dwyer- Yemen Türküsü
3- Paul Dwyer- Gel Gör Beni
4- Yavuz Bingöl- Kara Tren
5- Aşık Mahzuni Şerif- Han Sarhoş Hancı Sarhoş
6- Tarkan- Uzun İnce Bir Yoldayım
7- Anonim- Aman Aman Bağdatlı (Seko Seko)
8- Paul Dwyer- Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
9- Paul Dwyer- Sarı Gelin
10-Paul Dwyer- Karadır Kaşların
Neden bu kadar fazla Paul Dwyer var derseniz de bu kültüre ait olmayan bir insanın bu kültürün parçalarını bu kadar güzel bir şekilde yorumlaması övgüyü ve beğeniyi hak ettiğini düşünüyorum.
Maalesef ki globalleşen dünyanın sonuçları olarak lokal kültür yerini global kültüre bırakıyor. Türkülerin yerini Jazz'lar alıyor. Sazın yerini gitarın aldığı gibi.
Yorumlar
Yorum Gönder